Temiz Güzellik
Bu yazımızda, güzellik dünyasının yükselen trendi “clean beauty” konseptini sizin için daha derinlemesine incelemek istedik.
Özellikle son yıllarda sağlığımız için daha temiz beslenmeye ve çevremiz için de sürdürülebilirliğe daha fazla önem göstermeye başladık. Hayatlarımıza yepyeni kavramlar girdi. İşte “clean beauty” ya da “temiz güzellik” de bu yeni trendlerden biri.
“Clean beauty” trendi ya da akımının kaynağı nedir?
İlk başta diğer birçok trend gibi bir güzellik pazarlama stratejisi olarak ortaya atılan bu konsept, yıllar geçtikçe daha bilinçli tüketicilerin ve markaların ortaya çıkmasına sebep oldu ve olmaya da devam ediyor. Artık tüketiciler vücutlarına uyguladıkları ürünlerin veya ürün içeriklerinin güvenliği ve etkinliği konusunda çok daha fazla bilinçli. Özellikle parfüm ve koruyuculardaki sentetik bileşenlerin neden olabildiği fizyolojik problemlere karşı farkındalıklar artıyor. “Temiz” malzemelere olan talep de gün geçtikçe artıyor. Zararlı içerikler yerlerini gezegene ve vücudumuza iyi gelen içeriklere bırakmaya başlıyor.
Peki nedir “clean beauty” ?
“Temiz güzellik” kesin kurallarla tanımlanan bir trend değil. Doğal kozmetik, sağlık, sürdürülebilirlik, sosyal, etik ve çevresel sorumluluklar gibi birçok farklı kavramın bir entegrasyonu. Prensipte güvenli, etkili, sürdürülebilir ve çevre dostu bileşenler kullanmaya odaklanan bütünsel bir ürün geliştirme yaklaşımı. Fakat ürün geliştirmede önemli olan yalnızca doğal içerik kullanmak değil aynı zamanda güvenlik/performansa da odaklanan bilim ve doğanın en iyisi olan bileşenleri kullanmaktır. Bu trend’i uygulayan markaların cilt bakım ve kozmetik ürünlerinin içeriklerinde cildi daha hassas hale getiren, sağlığa zararlı maddeler, parfüm ve renklendiriciler, petrol bazlı yağlar, ftalatlar, silikonlar ve sentetik köpürtücüler yer almaz. Aynı zamanda bu ürünlerin üretiminde ve lojistik aşamalarında da mümkün olduğunca sürdürülebilir yöntemler ve çevre dostu ambalajlar tercih edilir.
“Clean beauty” prensipleri nelerdir?
“Clean beauty” markaları ürünlerinin üretiminden, tüketiciye ulaşmasına kadar geçen tüm aşamalarda “clean beauty” prensiplerini uygulamaya gayret ederler. Farklı markalar farklı stratejilere sahip olsa da genel olarak temiz güzellik prensipleri şu şekilde sıralanabilir:
1. Temiz içerik
Temiz güzellik adı üzerinde satın aldığınız bir ürünü gönül rahatlığı ile sağlığınızı riske atmadan kullanabilmeniz anlamına gelir. Bu sebeple ürünlerin içerik listeleri her zaman şeffaf, güvenilirdir. Kullanılan her bir kozmetik bileşen analizden geçer ve güvenlik sertifikasına sahiptir.
2. Etiket Şeffaflığı
Kozmetik kanunu gereği bir ürünün tüm bileşenleri listelenmeli ve etikette belirtilmelidir. İçeriği net olarak belli olmayan parfümlere, sentetik karışımlara kesinlikle yer verilmez.
3. Sade İçerik
“Temiz güzellik” kategorisine dahil olan ürünlerin %100 doğal, organik olmak gibi bir zorunlulukları yoktur. Önemli olan etkili ve doğru yöntemle, zehirli olmayan içeriklerle formüle edilmiş olmalarıdır. Aksi halde sağlığımızı tehdit eden ürünlere dönüşebilirler. Örneğin, su bazlı kremlerin yapıları mikrobiyolojik üremeye yatkın olduğundan uygun koruyucu içermeyen formüller cildimiz için güvenli değildir. Bu noktada son yıllarda kullanılan “koruyucu içermez.” İddiası kimi zaman yerinde bir söylem olmaktan da çıkar. Bu örnekte de gördüğümüz gibi önemli olan stabilitesi kanıtlanmış, güvenilir formüllerle geliştirilmiş, etkili ama sade içerik kullanılmış ürünleri tercih etmektir.
4. Çevre dostu ambalaj
Sadece ürünün üretiminde kullanılan içerikler değil, aynı zamanda ürünün konulduğu ambalaj da “clean beauty” nin kapsamına girer. Geri dönüşebilen, plastik kullanılmayan ya da kullanımı en aza indirilen ambalajlar tercih edilir.
Peki özetle; neden bu trendi takip etmeliyiz ve neden “temiz güzellik” ürünlerini tercih etmeliyiz?
Kullandığımız kozmetik ürünler (özellikle nemlendiriciler) cildimizde uzun saatler boyunca kalır. Maruz kaldığımız ürünlerin içeriklerinin temiz olmaması sağlığımızı da tehdit eder. Bu sebeple özellikle güneş kremi, el ve vücut kremleri ve losyonları, deodorantlar gibi sürekli günlük olarak kullandığımız ürünlerde daha temiz alternatiflere yönelmeliyiz. Yapılan araştırmalar, bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya konan veriler ışığında özellikle şu bileşenleri içeren ürünleri kullanmaktan kaçınmalıyız: sentetik kokular ve ftalatlar, (PEG) polietilen glikol bileşenleri, formaldehit, petrol türevleri gibi...
Daha önce de bahsettiğimiz gibi “doğal” her zaman daha iyi demek değildir. Kritik olan doğru dozda bileşenlerle, uygun şekilde formüle edilmiş, insan sağlığını tehdit etmeyen ürünler geliştirmektir. Bu ürünlere olan talep arttıkça her geçen gün daha fazla marka daha temiz içerikli ürünler geliştirmeye başlayacak ve bu ürünler daha ulaşılabilir bir konuma gelecektir.
Yorum Yap